Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) Afyonkarahisar Destekleme Derneği tarafından düzenlenen 2. KOBİ Zirvesi Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve çok sayıda davetlinin katılımıyla yapıldı.
TOSYÖV Afyonkarahisar Destekleme Derneği Başkanı İhsan Beşer 2. KOBİ Zirvesi’nde yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi: “Bu organizasyonunun gerçekleşmesinde bizlerden desteğini esirgemeyen Afyonkarahisar Valiliği, Belediyesi, Afyonkarahisar kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü, Organize Sanayi Bölge Başkanlığı, Afsiad, Hürsiad, Tümsiad, Ticaret Odası ve Borsamıza ve zirvemizi onurlandıran sayın Bakanlarımıza bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. Geçen yıl düzenlediğimiz zirvemizin konu başlıkları Afyonkarahisar’ımızın lokomotif sektörü olan doğaltaş, termal turizm ve gıda sektörleri idi. Afyonkarahisar olarak gıda da et, yumurta, şekerleme ürünlerindeki bir çok firmamız yurt içinde ve yurt dışındaki pazarda markalaşmış ve her geçen gün kendilerini yenilemektedir. Termal turizmde Afyonkarahisar Türkiye’nin termal başkenti olma yolundaki çalışmalarını hızla sürdürmektedir. 5084’le birlikte yapılan arazi tahsisleriyle tamamlanmış olan termal otellerimiz ve yapımına bu sene başlanacak olan otellerimizle bu konudaki iddiamızı sürdürmekteyiz. Yatırımların Afyonkarahisar’ımıza kazandırılmasında emeği geçen bütün büyüklerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Afyon mermer doğaltaşının kalitesinden ve dünya pazarındaki yerinden kimsenin şüphesi yoktur. Ancak dövizdeki kur düşüklüğü ihracat yapan bütün firmalarımızı rekabet piyasasında bir hayli zorlamaktadır. Geçen yıl değindiğimiz Türkiye’de yapımına yeni başlanan Ticaret ve Sanayi envanterinin ilimizde hazırlanmasının çok gerekli olduğunu bildirmiştim. Yerel ekonomimize yön verilmesi açısından olumlu projeler ortaya konulmasından son derece memnuniyet duymaktayız. Sivil toplum kuruluşu olarak bu yöndeki görüşlerimizi dikkate alarak harekete geçen tüm ilgilelere de teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu yıl ki zirvede de kentimizin geleceğine olumlu katkılarda bulunması umuduyla bir kaç noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Ekonomideki planlama eksikliğinin kent yaşamına da doğrudan yansıdığı yadsınamaz bir gerçektir. Afyonkarahisar’ın gelişim, büyüme, kentleşme ve toplumsal yaşam açısından 25 ve 50 yıllık bir master planının olmaması karşımıza çıkan büyük bir eksiklik olarak görülmektedir. yeni yapılan yatırımlarla birlikte ilimizin nüfusunun artacağı bu artışında çarpık yapılaşmayı beraberinde getirmesinden endişe etmekteyiz. Diğer bir endişemizde yine plansızlıktan kaynaklanan zaman ve kaynak israfının artmasıdır. Neyin nereye ne şekilde yapılacağının önceden belirlenmemiş olması milli servetimizin heba olmasına bir yeri yıkıp yerine başka bir şeyin yapılmasına neden olmaktadır. Bu uygulamalarda ekonomik açıdan zarar görüldüğü gibi büyük zaman israfına da neden olmaktadır. Afyonkarahisar’ımızın geleceğini şimdiden şekillendirilmesi ortak dileğimizdir. Son zamanlarda yaşanan nakit daralmasının hepimiz farkındayız ve sıkıntıları hep birlikte yaşıyoruz. Zirvemiz kapsamında düzenlediğimiz finansman destekler krediler ve AB formları ile kobilerde rekabet arge ve inovasyon konulu panellerimizi işletmelerimize katkı sağlaması dileği ile zirvemizin ilimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum dedi.
TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Develi Afyonkarahisar ilinde gerçekleştirmiş olduğumuz 2. Zirve. Önceki yıl düzenlenen toplantıda ilde gıda, mermer ve termal turizm sektörlerinin oldukça önemli bir noktada olduğunu ve ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağladığını görmüştük dedi, ancak bütün illerde olduğu gibi Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteren KOBİ’lerimizin de sıkıntıları olduğunu biliyoruz. Yüksek katma değerli ürünler yapılırsa ve Ar-Ge yatırımları yapılarak gerekli çalışmalar yapılırsa pazarlamanın önündeki engellerin büyük bir bölümünün aşılabileceği kanaatindeyim. Özellikle aynı sektörde üretim yapan firmaların bir araya gelerek bir kümelenme modeli göstermeleri, yurt içinde ve dışında rekabet avantajı getirerek ihracat için oldukça yarar sağlayacaktır açıklamasını yaptı.
Develi; Nitelikli işgücünün artırılması işletmelerimiz için oldukça önem taşımaktadır. İşletmelerimiz, istihdam ettikleri nitelikli iş gücü ile kaliteli mal ve hizmet üretebilirler ve böylece daha fazla talep görebilirler dedi. Daha fazla taleple istihdam artışının olacağını vurguladı. Konuşmasında yabancı sermaya konusuna da değinen Develi, Türkiye’nin yabancı sermaye konusundaki engelleri bir an önce aşması gerektiğini vurguladı. Halk bankası gibi önemli bir kuruluş Türk halkına satılmalı, satılacaksa da Türk halkına hisse edilmeli dedi.
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Abdullah Kaptan, doğaltaş, termal turizm ve gıda sektörlerinin Afyonkarahisar ili adına diğer illere göre büyük avantaj olduğunu belirtti. Afyonkarahisar ilinin mermer ve taş olarak ülke ekonomisinde söz sahibi olduğunu açıkladı.
Kaptan; İlimize havaalanı kazanılması konusunda milletvekilleri ve bakanlarımızın gösterdikleri gayret ve çabayı biliyoruz, umuyoruz ki bu konu biran önce çözüme kavuşur. Biz belediye olarak planlamadan taraf çalışmalarımızı yapıyoruz, İller Bankası hibe yolu ile birçok çalışmalar yaptık ve ilimize kazandırdık. Şuna inanıyoruz ki planlama yapıldığı zaman ildeki her sektörün planlaması da yapılmış olacaktır sözlerini vurguladı.
AKP Afyonkarahisar Milletvekilleri;
Halil Aydoğan ve Ahmet Koca Hükümet politikaları üzerinde durarak endişelenecek bir durumun olmadığını vurguladılar, Toplumun yaratıcı gücünün ortaya çıkarılmasında KOBİ’lerin yerinin çok önemli bir yeri olduğu dile getirilerek Afyonkarahisar ilinin en önemli konumunun mermercilik sektörü olduğunu ve ülkemiz ihracatının büyük bir bölümünün Afyonkarahisar ilinde gerçekleştiğini belirttiler, bunun yanı sıra termal turizm ve gıda sektörünün de giderek markalaşma yolunda ilerlediğini açıkladılar.
MHP Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Abdulkadir Akcan Tarım sektörü açısından önemli tespitlerde bulundu. Daha önceden temelleri atılan ve girişimlerde bulunulan gıda sektörüne hammadde temini konusunda yeni çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Akcan bu konuda Afyonkarahisar’ın sürekli geri gittiğini belirtti. Üretimin azaldığını anlatan Akcan, “insanlar maliyetin altında et satmak zorunda kalıyor. Bu yüzden de besiciliğe devam etmek istemiyor. Türkiye kilo başına 1 YTL destek verilen 28 ilden ibaret değil. Bu uygulamanın Afyonkarahisar’a verilmesini istiyoruz” dedi. Bankalarda teminat zorluğu yaşandığına dikkat çeken Akcan, “Bankacılık alanındaki yabancılaşmadan korkuyoruz. Ziraat Bankası’nın özelleştirilmemesine şiddetle karşıyım. Derhal özelleştirilmeli. Oradaki beyefendiler yasal olarak istenen ipoteğin haricinde kendi keyiflerine göre çiftçiden ipotek istiyorlar. Bakın bakalım özel sektörde olsa böyle yapabilirler mi?” şeklinde konuştu. Akcan Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker’e de seslenerek, “Ne olur sayın bakanım hayvan başına düşen destek uygulamasını değiştirmeyin” dedi.
Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Ülkemiz ekonomisinde KOBİ’lerimizin büyük yer tutmaktadır, bu zirve bu açıdan var olan sorunları dile getirmek ve çözüm üretmek adına çok faydalar sağlayacağı inancındayız dedi. Vali İmga 2. Afyonkarahisar KOBİ Zirvesi’nde yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi: “Ülkemizdeki küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin finansman sorunlarından, AR-GE ve inavasyon konularına kadar, geniş yelpazedeki değerlendirmelerin yapılacağı bu zirvenin, ilimizin ve ülkemizin iş ve ekonomi hayatına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Küçük ve Orta Büyüklükteki işletmeler, yaygın söyleyişle KOBİ’ler, ekonomik yapıları ne kadar farklı olursa olsun gelişmiş olan ülkelerde önem taşımaktadır. Bu önem, özellikle Türkiye gibi zaman zaman ekonomik krizlerle karşı karşıya gelen ülkeler için daha da artmaktadır. Küçük ve esnek yapıları ile ekonomiye katkı sağlayan KOBİ’ler, tüm dünyanın gündemindedir. Rekabetin ve değişikliğin çok yoğun bizimde yaşadığı günümüzde, istihdamın ve üretimin büyük bölümünü sağlayan KOBİ’ler, değişimlere kolay uyum sağlayabilen yapılarıyla ekonomilerde önemli yer tutmaktadırlar açıklamalarını dile getirdi.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, geçen yıl düzenlenen zirvede de vardım konuşulanları dikkatle dinledim çok başarılı geçti diyerek başladı konuşmalarına, Eroğlu, söylenen toplum olmaktan çıkarak, söyleyen toplum olunması gerektiğini vurguladı. Fikirlerin tartışılmasından kimsenin rahatsız olmamasını isteyen Eroğlu, “Bu, gelişmenin, terakkinin ve ilerlemenin temel unsurudur. Gerek İSKİ ve DSİ’de görev yaparken, gerekse şimdi bakanlıkta toplantı odam var. Benim toplantı odalarım atış serbest odasıdır. Türkiye’de 3 tip insan vardır. Birincisi tükettiği ürettiğinden fazla olan. Ben bunlara asalak insan diyorum. Birde tükettiği ile ürettiği eşit olan insan var. Onun da kıymeti yok. Esas eli öpülecek insan, tükettiğinden fazla üreten insandır” şeklinde konuştu.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise yaptığı konuşmada, makroekonomik dengeler ve küresel ekonomideki gelişmelerin Türkiye’yi de bir şekilde etkilediğini ve etkileyeceğini söyledi. Eker, “Türkiye artık dünya ekonomisinde küresel bir aktör halini almıştır. Belirli dar bir kalıp ve kabuk içinde olan bir ülke olmaktan çıkmış, dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline gelmiştir. Bu nedenle dünyadaki gelişmelerle etkileşim halindedir. Bizim de muhakkak suretle gelişmelerle bir şekilde ondan etkilenmek kaçınılmaz olacağı için sorunlarla karşılaşmamız doğaldır. Önemli olan sorunsuzluk özlemi içinde olmak değil, herhangi bir sorun halinde bu sorunla nasıl baş edeceğimizi ve nasıl çözeceğimizi bilmemizdir. Biz de bunu yapıyoruz” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından (TOSYÖV) Afyonkarahisar Destekleme Derneği Başkanı İhsan Beşer ve TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Develi tarafından Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr Veysel Eroğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker Afyonkocatepe Üniversitesi Rektörü Ali Altuntaş ve Afyonkarahisar valisi Haluk İmga” başta olmak üzeri bir çok sanayici ve iş adamına plaket takdim edildi
2008 Yatırımcı Ödülleri şu isimlere verildi:
- Kiler A.Ş adına Aziz Ahmet Kacar,
- Korel Thermal Resort Clinic Spa Ali Korkmaz,
- Özdilek A.Ş Hüseyin Özdilek,
- İkbal A.Ş Ahmet Salim Pancar,
- Varlıbaş A.Ş Dr. Ercan Varlıbaş,
- Hera Tekstil, Jak Eskinazi
- Anemon Otel İsmail Akcura,
- Zeyland AVM Hasan Lütfi Kullelioğlu,
- Garden Kale Otel Hüseyin Bülbül,
Toplantı sponsoru Turkcell adına Ali Emre Akdoğan’a Halk Bankası adına İl Şube Müdürü Aytaç Akbaş, Medya sponsoru KOBİ Efor adına Yalçın Sönmez’e toplantıya vermiş oldukları katkıdan dolayı plaket verildi.
Afyonkarahisar Destekleme Derneği kurucusu İ. Uğur Bilensoy’a da teşekkür plaketi verildi.
Zirve’de daha sonra panellere geçilerek. Oturum başkanlığını AKÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Altuntaş’ın yaptığı açılış panelinde panelist olarak AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Conker, Afyon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Melih Yurter ve Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Yeşilay yer aldılar.
Melih Yurter İlin lokomotif görevini yapan doğal taş mermer sektöründe olumlu yönde gelişmeler olduğunu ve üniversite sanayi işbirliği yolunda yapılacak çalışmalarda Ar-Ge konularına daha iyi bir şekilde ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
OSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Yeşilay, Organize Sanayi Bölgelerinin genel olarak yapısından söz ederek, faaliyet gösteren firmaların sıkıntılarını dile getirdi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektör Yrd. Kemalettin Conkar TEB’in çalıştayına katıldıklarını ve çalıştaydan çıkan sonuçları katılımcılarla paylaşmak istediğini belirterek Afyonkarahisardaki KOBİ’lerin ortaya çıkan sıkıntıları şunları açıkladı;
KOBİ Finansmanı Destekler, Krediler ve AB Fonları konulu ilk panelde yer alan konuşmacılar şunlar: AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rıza Aşıkoğlu (panel başkanı), Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulamaları Genel Müdürlüğü Devlet Yardımları Daire Başkanı Mehmet Yurdal Şahin, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Esnstitüsü Müdürü Prof. Dr. Güler Aras, Dış Ticaret Müsteşarlığı Şube Müdürü Aziz Murat Hatipağaoğlu, Kredi Garanti Fonu 2. Gurup Mali Tahlil ve İstihbarat Müdürü Taner Çetiner, KOSGEB Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa H. Çolakoğlu, AKÜ İİBG Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tuğrul Kandemir katıldılar.
Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulamaları Genel Müdürlüğü Devlet Yardımları Daire Başkanı Mehmet Yurdal Şahin, Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü’nün, ilgili Teşkilat Kanunu çerçevesinde Kalkınma planları ve yıllık programlardaki ilke, hedef ve politikalar yönünde yatırımların desteklenmesi ve yönlendirilmesi konularında teşvik tedbirlerini hazırlamak, uygulamak, uygulamayı takip etmek ve gerekli tedbirleri almak” ile görevlendirildiğini söyledi. Sosyal ve ekonomik amaçlar taşıyan devlet yarımlarının sosyal açıdan işsizlik, göç , doğal afet ve sosyal altyapıyı güçlendirmeyi amaçlarken ekonomik açıdan da istikrar ve büyümeyi hedeflediğini bildirdi. Türkiye’de yatırımların teşviki, Kalkınma Planları ve Yıllık Programlar doğrultusunda hazırlanan mevzuat ile yürütüldüğünü anlatan Şahin. Yıllık Programlarda ve Kalkınma Planlarında Devlet Yardımları “Teşvik Politikaları, yeni istihdam imkanı geliştirecek, Küçük ve Orta Boy İşletmeleri (KOBİ) destekleyecek, Kalkınmada Öncelikli Yörelerin gelişmesine ve teknolojik ilerlemeye katkıda bulunacak ve Gümrük Birliği’nin gerektirdiği rekabete uyum sağlayacak şekilde uygulanacaktır.” şeklinde yer aldığını söyledi. Bu amaçla hazırlanan 28.08.2006 tarih ve 2006/10921 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar 06.10.2006 tarih ve 26311 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Karar’ın uygulama bilgilerini içeren 2006/3 sayılı Tebliğ ise 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girnidiğini belirterek Bir yatırımın teşvik belgesine bağlanabilmesi için, asgari sabit yatırım tutarının; KOBİ yatırımlarında 200 bin YTL – 2 milyon YTL arasında , KOBİ dışındaki işletmelerin yatırımlarında ise asgari 1 milyon YTL, Finansal Kiralama yatırımlarında ise asgari 200 bin YTL olması gerekmektedir dedi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Güler Aras, Global Eğilimler Çerçevesinde KOBİ’ler için Yatırım Ortamı ve Finansman Olanakları konusunu içeren konuşmasına; girişimlerin arttırılması ve yatırımların desteklenmesi için öncelikle yatırım ortamının iyileştirilmesi kaçınılmazdır diyerek başladı. Türkiye’de makro ekonomik istikrarın uzun yıllar tam olarak sağlanamaması ve ekonomik belirsizlik, yüksek faiz düşük kur, ve bunun sonucu rekabet avantajının azalması, ithalatı ve tüketimi destekleyen koşullar, yetersiz ve yüksek maliyetli finansman, alternatif finansman kaynaklarının yetersizliği yatırımları ve sürdürülebilir performansın sağlanmasını engelleyen temel faktörler olarak nitelendirdi.
Türkiye’de yatırım ortamı değerlendirmesini temel global göstergeler açısından karlılaştırmalı baktığımız zaman ise, Türkiye’de minimum iş kurma maliyetinin, işe başlama maliyetinin ve iş kurma süresi vb göstergeler itibariyle geçtiğimiz yıllarla karlaştırıldığında bir iyileşme gözlenmektedir. Bununla birlikte, hala çevre ülkeler Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Ermenistan gibi ülkelerin gerisinde kalmakta olduklarını belirtti.
Öte yandan, KOBİ’lerin temel problemleri arasında her zaman finansman en başta gelen sorunlar arasında yer almıştır. Son dönemlerde globalleşmenin getirdiği rekabet artışının finansman sorununun önemini daha da artırdığı açıktır. Bununla birlikte KOBİ’ler Türkiye’de geleneksel finansman yöntemlerinin dışında olanakları da kullanamamaktadır. Bunlar daha çok banka kaynaklı fonla olup bankaların kredilendirme sürecinde gerekli olan kriterlerine uygun olan firmalar bu fonlardan yaralanabilmektedir. Türkiye’de yaklaşık firmaların %50’si kredi kullanmakta bunların da önemli bir kısmı kısa vadeli fonları tercih etmektedir. Öte yandan, 2009 yılı itibariyle uygulanmaya başlanacak olan Basel II bankacılık düzenlemesi küçük ve orta ölçekli firmaların kredilendirme koşullarını daha da ağırlaştıracaktır. Bu nedenle artık Türkiye’de kredi dışı finansman kaynaklarının da etkin hale getirilmesi gerekmektedir. Özellikle halka sermaye piyasası kanalıyla fon sağlama ve Girişim Sermayesi bu anlamda gelişmiş ülkelerde performansı son derece yüksek olan ancak bizim ülkemizde kullanımı maalesef çok sınırlı olan önemli araçlardır. Bu finansman yöntemlerinin Türkiye’de uygulamasının yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır dedi.
Sunumunda ihracata yönelik devlet yardımlarını aktaran Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracet Genel müdürlüğü Devlet Yardımları Dairesi Şube Müdürü Aziz Murat Hatipağaoğlu Sınai ve Ticari Firmalara yönelik destekleri Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi, Ar-Ge Yardımı, Yurt Dışı Fuar Desteği, Yurt Dışı Ofis Mağaza Desteği, Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması Desteği olarak sınıflandırırken, KOBİ’lere yönelik destekleri, Eğitim Yardımı,Pazar Araştırması Desteği, İstihdam Yardımı olarak gruplandırdı. Her bir destek konusunda katılımcılara bilgi veren Hatipağaoğlu, ayrıca bu desteklerden yararlanma konusunda kendilerinden yardım istenmesi durumunda Afyon’lu KOBİ’lere her açıdan yardımcı olacaklarını söyledi.
Kredi Garanti Fonu 2. Gurup Mali Tahlil ve İstihbarat Müdürü Taner Çetiner, KOBİ’lerin bankalardan kullanacağı krediler için ortaya çıkan teminat yeretsizliği probleminin çözümüne kefalet vererek katkıda bulunduklarını bu sayede işletmelerin banka kredilerine ulaşmalarını kolaylaştırdıklarını KOBİ’lerin kullndıkları kredi hacmini büyüttüklerini, KOBİ’lerin uzun vadeli kredi kullanma kapasitesini artırdıklarını söyleyerek, sistemin nasıl işlediği konusunda katılımcıları bilgilendirdi.
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme Daire Başkanlığı (KOSGEB) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa H. Çolakoğlu, dosyalarını tamamlayarak başvuruda bulunup teşvik alamamaktan yakınan firmaların teşvik alamamak gibi bir durumlarının olamayacağını söyledi. Çolakoğlu, bu anlamda genel bir sıkıntı olmadığının altını çizdi.
Çolakoğlu, KOSGEB’e dosyalarını tamamlayarak başvurmalarına karşılık teşvik alamamaktan şikâyet eden firmalarla ilgili durumu değerlendirdi. Durumu araştırma altına alacaklarını ancak dosya tamamlayan firmaların KOSGEB’den teşvik alamayacakları gibi bir durumunda söz konusu olmadığını vurgulayan Dr. Çolakoğlu; “Sistematik olarak KOSGEB’de dosyasını tamamlayan hiçbir işletme teşvik alamaz diye bir sıkıntı yok. Ama işletmelerin eksik evrakı olabilir, bizde incelemeden kaynaklanan yavaş çalışma olabilir. Bunlarla ilgili ben bizzat talep geldiğinde telefonumu da vererek bire bir incelemelerde bulunuyorum. Bunların önemli kısmı işletmelerin eksikliklerinden kaynaklanan sorunlardan çıkabilir. KOSGEB’ten her şeyin tamamlanmasına karşın teşvik alamıyorum diye genel bir sıkıntı yoktur.” dedi. Genel bir sıkıntı olmayışı işaretinin çıkarılan istihdam ve ihracat desteği başta olmak üzere kredi faizi programları olduğunu belirten Dr, Çolakoğlu, bu sayede 25 bin kişilik istihdamı 7 yüz küsur işletmede gıda makinelerinin yenilenmesi, 5 bin 500’e yakın işletmenin ihracat kredisi kullanması özellikle Uşak, Bursa gibi deri sektörünün faal olduğu bölgelerde de 100’den fazla işletmenin küçük sanayi sitesinden çıkarak OSB’ye taşınma kredisi desteği verdiklerini söyledi. KOSGEB Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa H. Çolakoğlu, 4 ayda başvuruların alınarak incelemeye tabi tutulduğunu belirtti. İmalat sanayinde 280 bin işletmenin bulunduğunu ve ekonomik şartlardan dolayı destek beklediklerini kaydeden Çolakoğlu şöyle konuştu: “Bir kısım işletme büyümek için destek bekliyor. Bu işletmelerden yüzde 26’ya yakını KOSGEB veri tabanına kayıtlı. Diğer Avrupa ülkeleri ile karşılaştırdığımız zaman KOBİ’lere ayrılan kaynaklar çok düşük. KOSGEB KOBİ’lerle ilgili güvenilirliği artırıyor. Bu nedenle başka nedenlerden kaynaklanan problemin de KOSGEB’den gibi yorumlanmaya başladı. Zaman zaman eksik ve hatalar olabilir ama KOSGEB problemlerin çözülmesi için kurulan bir kuruluş. Bu bağlamda iyi hizmetler yaptığımızı düşünüyorum. Karşılaşılan sorunları süratle inceliyoruz.” Açıklamalarını yaptı.
AKÜ İİBG Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tuğrul Kandemir; 2004 Yılı sonunda 40 bin KOBİ ile yapılan Anket sonuçlarına göre işletmelerin öncelikli olarak sorunlarını; Sermaye Yapılarının Zayıflığı (%46’sının sermayesi 50 Bin YTL’den az) Teşviklerden habersiz olma (%92), Uygun Kredi bulamama (%70’i kullanmıyor), . Alternatif Finansman kaynaklarını tanımama(%65), Markasızlık ( %60’nın tescilli markası yok), Yöneticilerin eğitim seviyelerinin düşüklüğü (İşletme sahiplerinin %42’si çalışanların %55’i İlköğretim), E Ticaret yapmama ( %88 Yapmıyor), İhracat Yapamama ( % 67 Yapmıyor) olarak açıkladı. Kandemir; son 4 yılda kobi’lerin kredi pastasından ve ihracattan aldıkları payı
2003 | 2007 | |
İmalat sektöründeki İşletmelerin | %99,5 i | KOBİ, |
Toplam Kredilerden aldığı pay | % 4 | % 25 |
Toplam ihracat içindeki pay | % 8 | %12 |
şeklinde olarak değerlendiriyor.
KOBİ’lerde rekabet, AR-Ge, innovasyon konulu 2. panele AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Belkıs Özkara başkanlık etti. Bu bölümde de ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı AR-GE Genel Müdürü Ziya Karabulut, Osmangazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cevahir Uzkurt, AKÜ İİBG Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Karaca panelist olarak yer aldılar.
ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem; Nanoteknolojiyi bir ÜRÜN değil SÜREÇTİR, her sektörde uygulama bulabilir, şeklinde tanımladı.
nanoteknolojik yöntemlerle atıksu dönüşüm ve arıtım sistemleri projesinde, Konvansiyonel atıksu arıtma tesislerinde arıtılan suyun geri kazanılabilmesi için biyolojik olarak arıtılmış su ilaveten çeşitli kimyasal ve fizikokimyasal işlemlerden geçirilmek zorunda olunduğunu belirterek, bu işlemlerden geçirilen sular son olarak klorlama ile dezenfekte edilmektedir. Ancak klor kullanımının toksik ve kanserojen yan ürünleri ortaya çıkardığı bilinmektedir. Bu nedenle AB, ABD, Japonya vb. sanayileşmiş ülkelerde klor kullanımı yasaklanmıştır. MBR sisteminde ise kullanılan membranların gözenek çapları çok küçük (38 nm) olduğu için bakteri ve virüsleri geçirmez. Bu nedenle klor ile dezenfeksiyona ihtiyaç duyulmamaktadır. Arıtılmış sular sterildir dedi.
ODTÜ-Berlin Teknik Üniveristesi ve HUBER A.G. işbirliği ile ODTÜ yerleşkesi içinde 2000 kişi eşdeğerinde bir tesis 2005 yılı Mart ayında devreye alınmıştır. Türünün ilk örneklerinden olan tesis halen çalışmaktadır. Tesisten çıkan arıtılmış sular çim sulamada kullanılmaktadır. Bu tesis sayesinde ODTÜ Teknokent idaresi önemli ölçüde tasarruf sağlamıştır. Örneğin 4 YTL /m3 üzerinde fiyatla belediyeden satın alınan su bu tesis yardımıyla yaklaşık 1 YTL’ye mal olmaktadır. Tesisin işletilmesi ile ilgili yüksek lisans ve doktora çalışmaları sürdürülmektedir. Tesis sürekli denetim altında tutulmakta ve analiz sonuçlarının raporlanmakta olduğunu vurguladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı AR-GE Genel Müdürü Ziya Karabulut, San-Tez Programının sorunsuz bir şekilde yürütülmesinin sağlanması amacıyla; Sanayi Bakanlığının 3143 Sayılı Teşkilat Kanununun 10. Maddesinin (h) bendinde, 5593 sayılı Kanun ile bir değişiklik yapılmış ve bu kanun, 07.03.2007 tarih ve 26455 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olduğunu belirtti.
Kanunun 1. maddesi Sanayi Bakanlığına; Sınai alandaki teknolojik gelişmeleri takip ve teşvik etmek amacıyla, ülkemizdeki sanayi kuruluşlarının yükseköğretim kurumları ve vakıf üniversiteleri ile işbirliği yaparak teknolojik araştırma ve geliştirmeye aktif katılımını sağlayacak programlar yapmaya olanak sağlamıştır.
5593 Kanunun 1. maddesi Bakanlığımıza; Araştırma ve geliştirme projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünün patenti, yatırımı ve pazarlaması konusunda gerçek ve tüzel kişilere destek vermek ve bu programların uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile yönetmelikleri hazırlamak,” Görevini vermektedir. Bu kanun kapsamında yürütülen Sanayi Tezleri Programı ile üniversite-sanayi işbirliğinin kurumsallaşması yönünde önemli bir adım atılmıştır dedi. Ülkemizde yüksek katma değer sağlayan ürün ve üretim yöntemleri geliştirilmesi amacıyla başlatılan Sanayi Tezleri (SAN-TEZ) Programı’nın temel amacı; Ülkemizin rekabet gücü açısından karşılaştığı sorunların üniversitelerle işbirliği içerisinde çözüme ulaştırılmasıdır. Bu kapsamda, 2006 yılında başvurusu yapılan 42 projeden 17’si, 2007 yılı I. Döneminde 85 projeden 25’i, 2007 yılı II. Döneminde ise 100 projeden 43’ü desteklenmeye uygun bulunmuştur. Desteklenen projeler, ağırlıklı olarak ileri malzemeler, makine, Nanoteknoloji, Biyoteknoloji, genetik tıp ve gıda sektörlerinde yoğunlaşmıştır.
Karabulut; Ülkemizin, gelecek yıllarda ekonomik açıdan güçlü olması ve sürdürülebilir yüksek refah düzeyini yakalayabilmesi için önümüzdeki dönemde, AR-GE ve inovasyon konusunda büyük bir atılım yapması gerekmektedir dedi. Sanayicimizin bilgi ve teknoloji tabanlı üretime geçmesi ve rekabet gücünü yükseltmesi amacıyla yeni destek programları üzerinde çalışmaktayız. Bu programlar; Patent Destek Programı,Ar-Ge Yatırım Destek Programı,Tanıtım ve Pazarlama Destek Programıdır açıklamalarını vurguladı.
Osmangazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cevahir Uzkurt; Yenilik Rekabetin, Sürdürülebilirliğin, Ekonomik büyümenin ve Toplumsal kalkınmanın en temel itici gücü durumundadır ve bu nedenle önemlidir. Yenilik; Üretim süreçlerinde, Yönetim anlayışında, Örgütlenme biçimlerinde, Pazarlama dinamiklerinde, Ürün, hizmet ve süreçlerde, Pazarlarda , İşletmenin dışarıyla ilişkilerinde ve , İşletmenin diğer faaliyet alanlarında yapılabilir. Teknolojik olabileceği gibi teknolojik olmayabilir de. Radikal (kökten) olabileceği gibi artımsal da (incremental) olabilir olduğunu dile getirdi.
Uzkurt, Yeniliklerin başarısı için taktik örneklerini şöyle sıraladı; eğer sektörünüz de büyükler varsa siz de yeni ürünlerinizi büyüklerin henüz girmediği veya girmeye değer bulmadığı daha az olgunlaşmış pazarlara sunabilirsiziniz. Bu pazarlardaki tüketicilere yeni ürünleriniz çok gelişmemiş dahi olsa daha kolay satma şansınız olacaktır. Burada büyüdükten sonar bir üst Pazar dilimine geçebilirsiziniz dedi.
AKÜ İİBG Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Karaca ; Yeni Trendleri şöyle açıkladı;
- Küresel Trendler
- Değer Zinciri Trendleri
- Müşteri Trendleri
- Kanal Trendleri
- Ürün Trendleri
- Örgütsel (Kurumsal) Trendler
Küresel Trendler; Sıfır Kâr, Karların sürekli azalması, Sektörde aynı iş modellerinden bolca bulunması, Kâr destek sistemlerinin ortadan kalkması olarak açıkladı. Ortanın sonu Ortalama olmak ayakta kalmak için yeterli değil. Farklılığı tüm alanlara yaymak gerekiyor olduğunu vurguladı.
Değer Zincirleri Trendleri; Entegrasyonu Bozmak, Yalnızca en iyi olduğu bir yada birkaç alanda odaklanmak, Gerekli alanlarda “outsourcing” yapmak olarak değerlendirdi.
Karaca; Müşteri Trendlerinde; Müşterileri sağladıkları kar bazında inceleyin, önerisini yaparak, kar potansiyeli en yüksek müşterileri belirleyin, Temel stratejileri karlı müşteriler üzerine kurun, karsız müşterileri tutmak için uğraşmayın önerisinde bulundu.
Kanal Trendlerinde Kanal Çoğalması, Ürünlerinizi başka hangi kanallardan müşterinize ulaştırabileceğinizi iyi planlayın, kahveyi nerelerde içebileceğinizi bir düşünün? ve gereksiz kanalları kaldırın, müşterilerinize en yakın noktaya gelin dedi.
Ürün Trendleri üründen Markaya, Marka müşteri için en kolay çözümdür. İnsanlar birbirinin aynısı iki ürüne neden daha fazla öder? Operasyondan Bilgiye Sabit aktiflerden bilgiye yöneliş, Artık bilgi sabit aktiflerden daha fazla kar getirme potansiyeline sahip. (Mariott) Bilgiyi yönetmeyi öğrenmek gerektiğini belirtti.
Örgütsel Trendler becerilerin yer değiştirmesi, imalat ve teknik becerilerin önemini kaybetmesi, Müşteri yönetimi ve bilginin ön plana çıkması şeklinde ele alınmaktadır, hiyerarşiden network’lere örgüt piramidi yerine örgüt içi ve örgüt dışı network’lerin öne çıkması gerekiyor olduğunu vurguladı.
Yoğun ilginin olduğu toplantıya işadamları, bürokratlar, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.